Bu Blogda Ara

21 Eylül 2013 Cumartesi

Eğitmen Seçimi ve Öğrencilerin Sorumlulukları

Eğitmen nasıl seçilmelidir:
Ülkemizde ne yazık ki henüz dans kültürü yeni oturuyor o yüzden bir takım konularda eksiklerimiz mevcut. Örneğin dans dersleri araştırılırken nasıl araştırma yapıp, bir eğitmen nasıl seçilmelidir bilmiyoruz . Yeni sezon açılmadan önce böyle bir konuda blog yazısı yazma ihtiyacı duydum. Yıllardır pek çok kişiye dans dersleri ile ilgili telefondan ya da internet üzerinden yanıt verdim. Bilinçsiz sorularla karşılaştım ve doğru bilgi almaları için yönlendirmeye çalıştım.

Peki dans dersi almaya karar verdim ,nereden başlamalıyım?

Çağımız malum internet çağı. En önce internette hangi dansın dersini alacaksanız o konuyla ilgili anahtar kelimeleri yazarak karşınıza çıkan okul ya da kişilerin web sitesi üzerindeki bilgilerini inceleyin. Eğitmenin özgeçmişi çok önemlidir. Aldığı eğitimler, ders verdiği yerler, dans geçmişi v.s. Tek başına özgeçmiş yeterli midir? Hayır. Varsa eğitmenin videolarını araştırın. Fotoğraflarına bakın ve enerjisini böylelikle hissetmeye çalışın. Bize verdiği enerji önemlidir çünkü bir mal değil hizmet satın alıyoruz. İnternet ortamı sadece bir ön araştırma aracıdır. Kendisiyle iletişime geçip telefondaki yaklaşımından da izlenimler edinirsiniz. Mail atıp ne kadar kısa sürede geri dönüş yaptığından, işine verdiği değeri ve önemi, saygıyı hissedebilirsiniz. Yazısındaki uslubu da size ipuçları verir. En son mutlaka kendisiyle yüz yüze görüşme talep edilmelidir. Çünkü en iyi iletişim göz göze yapılan iletişimdir. Size yaklaşımı,  sizin aradığınız kriterlere uygun mu değil mi en iyi bu şekilde anlarsınız. Yani özetle en önce teknik veriler toplanır, sonra iletişime geçilir ve bire bir temas kurularak hislerinizi de işin içine katarak bir karar verirsiniz.

Para mı? Bu en önce sorulan soru olmasına karşın bence en son sorulması gereken sorudur. Az öncede yazdığım gibi satın alınan şey mal değil hizmettir. O yüzden daha ucuz bir eğitim daha iyi bir eğitim demek değildir. Elbette ki maddi konu önemlidir ancak ilk sırada olması doğru değildir. Ayrıca kursların kuralları bazen kişilere göre esnetebilinir, promosyonlar, ödeme kolaylıkları gibi olanaklar sağlıyor olabilirler. Ders ücretlerinizi öğrenebilir miyim sorusuyla gelip başka bir şey sormadan telefonu kapatanlar var. Belki dersler çok ucuz ancak siz çok ukala, antipatik, alt yapısı sağlam olmayan biriyle temastasınız. Bu size doğru geliyor mu?

Sadece internet değil çeşitli yerlerde ilan da görmüş olabilir ya da arkadaş tavsiyesi de almış olabilirsiniz. Her ne şekilde olursa olsun, ders almaya karar verdiğiniz anda neden bunu istediğinizi, beklentilerinizi ( kurstan ve eğitmenden) mutlaka bir kağıda yazın. Dans çalışacağınız eğitmenle tanışın, ders verdiği mekanı görün ve içinize sindiyse, yazdığınız kriterlerin çoğuna uyuyorsa derslere o şekilde başlayın.

Öğrencilerin Sorumlulukları:
Ülkemizde dans konusuyla ilgili bir başka eksiklik de öğrencilerin para vererek satın almış oldukları hizmet ile her şeye hakları olduğu düşüncesidir. Oysa ki eğitmenlerin derslere ve öğrencilere karşı sorumlulukları olduğu gibi öğrencilerin de eğitmenlerine, derslere ve sınıftaki diğer arkadaşlarına karşı sorumlulukları vardır. Dans her ne kadar hobi olarak yapılıyor olsa da bu disiplinsiz olmayı asla gerektirmez. Bu en çok yanılgıya düşülen konudur. “Biz kafa dağıtmak için geliyoruz zaten “cümlesi bir kaçış cümlesidir. Evet , dans etmek kafamızı dağıtır, iş yerindeki, özel hayatımızdaki gerginlikleri, stresi hafifletir ve elbette ki ruhumuzu dinlendirir. Ancak bu demek değildir ki biz kafamıza estiği şekilde dans ederiz ,eğitim alırız. Dans ne şekilde yapılırsa yapılsın bir disiplin işidir. Eğer bu şekilde görülmezse bir süre sonra ilerleme olamayacağı için, dersler zevkten öte külfete dönüşecektir. Unutulmamalıdır ki grup derslerinde ortak çalışma, ekip çalışması vardır. Hizmeti tek başına almadığınız için eğitmenden sonra sınıftaki arkadaşlarınıza karşı da sorumluluklarınız vardır. Rahat davranışlarınızla, sizinle aynı parayı ödeyip sınıfta olma hakkını kazanmış  bir şeyler öğrenip, ilerlemek isteyen arkadaşlarınıza, hazırlıklı gelip daha hızlı ilerleyebilecek kişilere de engel olmuş olursunuz. Bu size uygun değilse özel ders almanızı tavsiye ederim.  O zaman sorumluluğunuz sadece eğitmeninize karşı olur.

Öğrenci eğitmenini seçebildiği gibi eğitmen de öğrencisini seçebilir ve belli kontenjandaki sınıfta yer alabilmeniz, seçmiş olduğu eğitmenle çalışabilmeniz için bir takım konulara özen göstermeniz, çaba göstermeniz, efor sarf etmeniz gereklidir. Bunlar neler midir?

  • Derslere saatinde hatta öncesinde gelip uygun kıyafetleri giyerek bir önceki derste öğrenilenler tekrarlanarak derslere hazırlanılmalıdır. Bu olamıyorsa bile kesinlikle ders başlamadan en az 5 dakika önce sınıfta hazır olunmalıdır.
  • Derslere ne çok aç ne de çok tok gelinmelidir. Hafif bir miğdeyle her zaman daha iyi bir verim alınır.
  • Öğrenciler derslere gelirken mutlaka dansa uygun giysilerle gelmelidir. Ve en geç 1 ay içinde yapılan dansa uygun olan ayakkabı edinilmiş olmalıdır. Detaylı bilgiyi size dağıtılan kitapçıklarda ya da web sitemdeki http://melisflamenco.com/merak-ettikleriniz/   bölümünden alabilirsiniz. Her zaman öğrencilerime verdiğim bir örnek var. Tenis oynamaya pingpong raketiyle gidemezsiniz değil mi? O yüzden doğru ayakkabı ve giysi seçimi olmazsa olmazıdır bu işin.
  • Derslerde temiz olmak da çok önemli bir konudur. Çantanızda yedek t-shirt ya da body, havlu bulundurmalısınız.( Islak mendiller da bir hayli işe yarıyor)
  • Derste öğretilenlerin tekrarı çok önemlidir. Sınıfa hazırlıksız gelen bir eğitmen sizi ne kadar mutsuz ederse, derslere tekrarsız gelen öğrenci de eğitmeni o kadar mutsuz eder. Unutmayın ki eğitmenlerin de öğrenciler kadar motivasyona ihtiyaçları vardır. Bu motivasyon öğrencilerin derse olan ilgisi, öğrenme isteği, derslere devamlılığı ve derslere hazırlıklı gelmeleriyle sağlanır. Eğitmen verdiği emeğin karşılığını almak ister. Genel bir kanı vardır. Paramı ödüyorum ya, kime ne. İyi bir eğitmeni motive eden şey tek başına para asla olamaz. Eğitmen bilgilerini aktarabildiğini hissetmelidir. İstekli, gözleri parlayan, sorular soran, öğrenme hevesini eğitmenine hissettiren öğrenci bir eğitmen için çok değerlidir. Unutulan başka bir konu da, eğitmenlerin, hayatlarını adamış oldukları sanatları ve öğrencileri sayesinde para kazanıyor olduklarıdır. Sizler nasıl maaş sistemiyle çalışırken bir gün bile maaşlarınız geç yattığı için motivasyonu düşüklüğü yaşıyor ve patronlarınıza tepki gösteriyorsanız biz eğitmenler için de durum bundan farklı değildir. Yaşam hepimiz için aynı. Hepimiz hayatımızı para ile idame ettiriyoruz. O yüzden ödeme günlerinizi takip etmeniz, olabildiğince günüde ödemeniz, geçiktirecekseniz de önceden eğitmenlerinizi bildirmeniz adil olacaktır.

Tüm bu anlattığım konuları İspanya’daki eğitimlerimde inceledim. Derse geç kalan fena şekilde azarlanıyor, tekrar yapmamış olan kişilerle eğitmen ya ilgilenmiyor ya da öğrenciyi yine azarlıyor, parasını ödemeyen öğrenciyi derse almıyor. İnanın bu şekilde olunca profesyonel olarak da sınıfa gelseler hobi amaçlı da gelseler karşılıklı olarak iki tarafın da verimi daha yüksek oluyor. Ülkemizde ne yazık ki kurallar sevilmiyor, kurallara ne trafikte ne bankada ne başka yerde uyulmuyor. Ancak sıkıntısını yine bizler çekiyoruz. Kurallar hayatı çoğu zaman zorlaştırmaz aksine kolaylaştırır. Trafik örneğinden yola çıkarsak, yurtdışında yaya olmak ülkemizde yaya olmaktan kat kat daha kolaydır çünkü arabalar kurallara çok bağlıdır. Bilirler ki hata yaparlarsa cezasını fazla fazla öderler.

Öğrencilerin kendi hesaplarını kesmeleri:
Bir diğer konu da öğrencilerin kendileri hakkında çok çabuk hükme varmalarıdır. Öyle ki bu işin profesyoneli olan, kendilerini başta inanarak teslim ettikleri eğitmenlerine bile danışmadan kendileri hakkında karar verip dersleri bırakmalarıdır. “Ben öğrenemiyorum, bana yakışmıyor, sizin elleriniz çok estetik benimkiler değil, falanca kişi benden çabuk öğreniyor” v.s. Her öğrenci çok yetenekli olacak diye bir şey yoktur. Önemli olan sistemli çalışmaktır. Daha az yetenekli biri bu açığı her zaman daha fazla çalışarak kapatabilir. Öğrenme süreci devam eden bir süreçtir. İşin içine girdikçe ne kadar az şey bildiğimizi anlarız. Tabi bu bizi yıldıran bir şey olmamalı aksine her gün kendimizi geliştirdiğimiz için mutlu olmalıyız. Flamenko bir salon dansı değildir. Tango ve Latin kökenli danslara göre farklıdır. Kısa sürede figür öğrenip dans etme şansımız yoktur. Daha çok sahnede icra edilen bir danstır. Bunun dışında “fiesta”larda doğaçlayarak da icra edebiliriz. Ben bu dansı daha çok klasik bale eğitimine benzetiyorum. Teknik eğitimin yoğun olduğu bir dans türü Flamenko. Bu dansı icra edebilmek için iyi bir ritim duygusuna ve iyi bir ritim tekniği çalışmasına ihtiyacımız var. Üst bedenin, ellerin ve ayak vuruşlarının aynı zamanda kullanılıyor olması eğitim sürecini uzatan etkenlerdendir. Klasik bale ve modern danstaki gibi iyi bir üst beden eğitimine, enerji kullanımı eğitimine ihtiyaç vardır. Ayaklarla ritim yapıldığı için yoğun bir ayak tekniği çalışması gereklidir. Minimum 1 sene içerisinde haftada 1 gün 1,5 saatlik bir çalışmayla bir koreografi öğrenip müzik eşliğinde dans edebiliriz. Tabi bu süreçte öğrencinin kendi kendine ne kadar çalıştığı da çok önemlidir. Derste , eğitmen verilen sürede sadece bildiklerini aktarabilir. Pratiğini yapmak, bir önceki derste öğrendiklerini unutmadan derse gelmek öğrencinin sorumluluğundadır. Eğitim sürecinin hızlanması öğrencinin dansa yatkınlığı, ritim duygusunun kuvvetli olması, daha önce başka bir dans eğitimi almış olmasına göre değişkenlik gösterir. Tüm bunlar süreci hızlandıran unsurlardır. Ancak çok fazla hırs yapmadan doğal sürecinde ilerlemeye özen göstermeli, algımızı açık tutmalıyız. Bol bol Flamenko dans videosu izlemeli, müzik dinlemeliyiz ancak bu dansı sadece çok sevdiğimiz için yaptığımızı unutmamalı, başarıdan çok mutlu olmayı hedeflemeliyiz başarı zaten çalışmak, istemek ve sevgiyle kazanılacak bir şeydir.  bknz. http://melisflamenco.com/ogrenci-sorulari-vol-2/ 

Kendimize şans tanımalıyız. Hiç birimiz konuşmayı, okumayı sökmeyi, yeni bir dil öğrenmeyi çok hızlı yapmadı değil mi? Hepsi için bir süre gerekti. Ben konuşamıyorum zormuş deyip konuşmamayı ya da yürümek zormuş deyip oturmayı seçmedik değil mi? Hepsi için belli bir süre gerekti ve biz inandık ve yaptık. Dans için de aynısı geçerli. Kendimize çok fazla zorluk yüklüyoruz. Hemen sonuca ulaşmayı bekliyoruz ve bunun da kısa bir sürede olmasını istiyoruz. Keşke hayat bu kadar kolay olsa ama ne yazık ki değil. Emeksiz kazanılan hiçbir başarı benim için keyifli ve değerli olamaz. Öncelikle ufak ufak hedefler koyun kendinize. Bu hiçbir zaman kıyaslama şeklinde de olmamalı. Falanca kişi kadar hızlı, çabuk, iyi öğrenmeliyim olamamalı. Herkesin yapısı, yetenekleri, öğrenme şekli farklıdır. Önemli olan kendinizi iyi tanımanız, kendinize karşı dürüst olmanızdır. Süreç odaklı olursanız çok daha mutlu ve başarılı olursunuz. Eğitmenlerinize kulak verin ve inanın. Size bekleyin, sabredin diyorsa doğrudur. Onlara bu yüzden para ödüyorsunuz. Bilmediğiniz bir konuda size yol göstermeleri için. Hangi dans türünü seçiyorsanız iyi düşünün, analiz edin ve hissedin. Size, karakterinize ne kadar uygun bir dans olduğunu anlamaya çalışın. Derslere katılmadan önce bol bol video izleyin ki ruhunuza hitap ediyor mu anlayın. Farkındalık hayatın her alanında olduğu gibi dans konusunda da çok önemli. Kendinizin farkında olun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.