Bu Blogda Ara

21 Eylül 2013 Cumartesi

EĞER

Eğer , bütün etrafındakiler panik içine düştüğü ve bunun sebebini senden bildikleri zaman sen başını dik tutabilir ve sağduyunu kaybetmezsen; 
Eğer sana kimse güvenmezken sen kendine güvenir ve onların güvenmemesini de haklı görebilirsen; 
Eğer beklemesini bilir ve beklemekten de yorulmazsan veya hakkında yalan söylenir de sen yalanla iş görmezsen,ya da senden nefret edilir de kendini nefrete kaptırmazsan, bütün bunlarla beraber ne çok iyi ne de çok akıllı görünmezsen; 
Eğer hayal edebilir de hayallerine esir olmazsan, 
Eğer düşünebilip de düşüncelerini amaç edinebilirsen, 
Eğer zafer ve yenilgi ile karşılaşır ve bu iki hokkabaza aynı şekilde davranabilirsen; 
Eğer ağzından çıkan bir gerçeğin bazı alçaklar tarafından ahmaklara tuzak kurmak için eğilip bükülmesine katlanabilirsen, ya da ömrünü verdiğin şeylerin bir gün başına yıkıldığını görür ve eğilip yıkılmış aletlerle onları yeniden yapabilirsen; 
Eğer bütün kazancını bir yığın yapabilir ve yazı-tura oyununda hepsini tehlikeye atabilirsen; ve kaybedip yeniden başlayabilir ve kaybın hakkında bir kerecik olsun bir şey söylemezsen; 
Eğer kalp, sinir ve kasların eskidikten sonra bile işine yaramaya zorlayabilirsen ve kendine ‘dayan’ diyen bir iradeden başka bir güç kalmadığı zaman dayanabilirsen; 
Eğer kalabalıklarda konuşup onurunu koruyabilirsen, ya da krallarla gezip karakterini kaybetmezsen; 
Eğer ne düşmanların ne sevgili dostların seni incitmezse; 
Eğer aşırıya kaçmadan tüm insanları sevebilirsen; 
Eğer bir daha dönmeyecek olan dakikayı, atmış saniyede koşarak doldurabilirsen; Yeryüzü ve üstündekiler senindir Ve dahası dahası sen bir İNSAN olursun oğlum.

İngiliz Şair Rudyard Kipling'in ünlü 'if' Eğer şiiri.1865'te Hindistan'da dünyaya geldi.Altı yaşına geldiği zaman, Hindistan'ın ikliminin İngiliz çocuklarının sağlığına iyi gelmeyceğini düşünen anne ve babası onu İngiltere'de yaşayan bir ailenin yanına gönderdi. İlk tahsilini İngiltere'de yaptıktan sonra Hindistan'a dönen Kipling, Lahor'da gazeteciliğe başladı.1889'da yeniden İngiltere'ye dönüp Londra'ya yerleşen ünlü yazarın, İngiliz dilini ustalıkla kullanması, Hindistan'daki hayatı yazılarında konu alması, romantizmle realizmi birleştirmeyi başarması ona 1907'de Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazandırdı. Ayrıca iki kez sövalyelik ünvanına layık görüldüğü halde kabul etmedi.Hayatını hikaye yazmakla geçiren İngiliz hikayecisi 1936 yılında Londra'da öldü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.